Geçenlerde bir instagram paylaşımı ile dikkatimi çekmişti bu kitap. Neden çekmişti hemen söyleyeyim. Aslında Garaj bir tiyatro oyunudur. Sahnelendiği yıl henüz üniversitedeydim ve oyuna gitmeyi çok istemiştim fakat fırsatım olmamıştı bir türlü. Yanlış hatırlamıyorsam 2014 yılı idi. Daha sonra 2015 yılında Garaj tiyatro oyunu ikili konuşma şeklinde kitap haline getirilmiş. Maalesef ki ben bunu çok sonradan öğrenecektim.
Paylaşımda gördüm Garaj’ı, kapağında Orkide’nin resmi… Hemen o an sipariş verdim. Kitabı araştırdığımda 2. basımının 2017 yılında yapıldığını öğrendim. Biraz üzüldüm açıkçası… Geç kalmıştım çünkü. Neyse kitap elime ulaştı ve bir saat içinde bitirdim. Emin olun belki de siz daha kısa sürede bitireceksiniz. Çünkü kitap okuyormuş gibi değil sanki senaryo okuyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz. Kendinizi bir Orkide’nin yerine, bir Kahraman’ın yerine koyacaksınız.

Konu itibari ile Garaj, bir yeni yıl gecesinde trans Orkide ile fotoğrafçılık bölümü öğrencisi olan Kahramanın karşılaşmasının trajikomik hikayesini ele alıyor. Biri naif, utangaç diğeri yaşadıklarıyla hırçınlaşan bir o kadar da kırılgan ve yalnız (öyle olduğunu kabul etmese de)… İki farklı karakter İstanbul’da bir Garaj da karşılaşır.
Translar için düşüncelerinizi içinizden geçirdiğinizde çoğu insanın yüzündeki tiksinti ifadesini görür gibiyim. Nedenini bir türlü anlamasam da…
Çoğu ülkede dışlanan, yalnızlaştırılan, tiksinti ile bakılan, bir birey olarak görülmeyen transların bir nebze de olsa hikayesini anlatıyor Garaj. Bu hikayeye çocuk yaşta ailesini kaybetmiş ve anneannesiyle yaşayan Kahraman eşlik ediyor.
İkisi de aşklarını anlatıyor ikisi de yalnızlıklarını paylaşıyor. Okurken sürekli gülümsüyorsunuz fakat içinizdeki burukluk sizi hikaye boyunca yalnız bırakmıyor. Hikaye bittiğinde keşke hayatımda Orkide ve Kahraman olsa diyorsunuz. O kadar samimi ve candan buluyorsunuz ki ikisini de… Doğal ve sansürsüz bir hikaye ve gerçeği çok iyi yansıtıyor.
Özellikle Orkide’ye bayılacaksınız kurduğu cümleleri, çok bilmişliği, aşkları, hayatı ve yalnızlığı. Yaşadığı tüm kötü olaylara rağmen hayat dolu olması ve şenliği…
Kitabın ön ve arka kapağında da verilen iki cümle… Orkide’nin cümleleri…
“Birini sevdiğin zaman şehrin nüfusu bire iner.”
“Kötüler büyür, sen çocuk kalmışsın.”

Yılbaşı akşamı. 23:00 suları…
Tepebaşı otoparkı. İzbe. Tavanda floresan lamba. Loş. Zeminde su birikintisi. Şıp şıp damlayan musluklar. Çokça çamur. Duvarlarda grafitiler. Orhan Gencebay afişi. Sol tarafta yangın merdiveni kapısı.
Orkide, yirmili yaşlarının ortasında güzel yüzlü bir trans. Cazibeli, incecik. Üzerinde Noel anne kostümü var. (Orkide, Noel anne kostümünü kendine göre uyarlamış, kırmızı bir mini elbise giymiş ve kafasına ışıklı Noel Baba şapkası takmış.)
Orkide etrafı kolaçan eder… Cep telefonu ile konuşarak garaja girer.
Ve hikaye başlar…
İyi okumalar,