
Her zaman ki gibi başladım güne… Yine söz verdiğimden 1 saat geç uyandım. Planladığım yürüyüşü bugün de yapamadım. Bir aydır başlamak istediğim kitaba başlayamadım yine. Ödevim de duruyor hala…
Bugün geç kalktım ama ihtiyacım vardı yorgundum çünkü.
Yürüyüştü duştu derken 2 saatim gidiyor ama.
Kitaba başlayacaktım ama öncesinde yapmam gereken çok önemli işlerim vardı.
Ödevime yarın başlarım zaten daha zamanım var. Hem ben kısa sürede bile olsa yapabilirim ödevi.
…
Tanıdık geliyor mu bu cümleler? Günlük yaşamdan örnek olsalar da bu bahaneler bile sizleri hedefe ulaşmaktan alıkoyuyor oysa. Her gün belirli bahaneler eşliğinde harekete geçmeyi yarına erteliyoruz.
Yarın söz başlayacağım. Bugün son!
Ama yarın hiçbir zaman gelmiyor maalesef. Artık hedefe ulaşmamız imkânsız hale geldiğinde ise başlıyoruz mazeretleri sıralamaya. Başarısızlığın mazereti, bahanesi olmaz oysaki… Sadece keşkeler vardır iş işten geçtiğinde… Birde –di’li geçmiş zaman!
Başarısız insanlar başarısızlık için gerekli bütün nedenleri bilirler ve kendi başarısızlıklarını açıklamak için çeşitli mazeretleri vardır. Kimileri zekicedir üstelik! İşte başarısızlığımıza kulp yaptığımız, bizi büyük rahatlığa iten, her seferinde bizi bir mıh gibi yerimize çivileyen ve daima çivileyecek olan, başarılı olmamıza engel 30 büyük mazeret!
- Eğer param olsaydı…
- Eğer iyi bir eğitimim olsaydı…
- Eğer zamanım olsaydı…
- Eğer şartlarım daha farklı olsaydı…
- Eğer hayatımı yeni baştan yaşasaydım…
- Eğer başkalarının ne diyeceğinden bu kadar çok korkmasaydım…
- Eğer bana bir şans verilseydi…
- Eğer beni durduracak bu kadar çok engel olmasaydı…
- Eğer biraz daha genç olsaydım…
- Eğer gerçekten sevdiğim şeyi yapabilseydim…
- Eğer kendi işim olsaydı…
- Eğer zengin doğmuş olsaydım…
- Eğer doğru insanla tanışmış olsaydım…
- Eğer başarılı insanların yetenekleri bende olmuş olsaydı…
- Eğer girişkenlik cesaretim olsaydı…
- Eğer geçmişteki fırsatları değerlendirmiş olsaydım…
- Eğer eve ve çocuklara bakmak zorunda olmasaydım…
- Eğer biraz para biriktirmiş olsaydım…
- Eğer patron beni takdir etmiş olsaydı…
- Eğer bana yardım edecek biri olmuş olsaydı…
- Eğer ailem beni anlamış olsaydı…
- Eğer büyük bir şehirde yaşıyor olsaydım…
- Eğer her şeye yeni başlamış olsaydım…
- Eğer özgür olsaydım…
- Eğer elime bir fırsat geçseydi…
- Eğer bu kadar şişman olmasaydım…
- Eğer şu borçlarım olmasaydı…
- Eğer herkes bana karşı çıkmasaydı…
- Eğer doğru insanla evlenseydim…
- Eğer bu kadar çok çalışmak zorunda olmasaydım…
Zayıflıklarımızı örtmek için bahaneler arıyor ve kendimizi kandırmak için zaman kaybediyoruz. Zamana karşı mücadele içinde olduğumuz bir dünya da yaşadığımızı düşünecek olursak bu mazeretlerin bize verdiği zararın ne denli büyük olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Hedeflerimize ulaşmak ve başarılı olmak için bize verilen sınırlı bir zaman var ve bu zamanı bahaneler üreterek heba edemeyiz.
Başarıya ulaşmanın önündeki mazeret engellerini kaldırın çünkü buna ayıracak vaktiniz yok!
Bırakın hedeflerinize ulaşmayı, başarılı olmayı; bu mazeretler hayal kurmanıza bile engel olurlar. Ve dostlarım eğer hayal kurmadan yaşıyorsanız sizin için mazeretlere dur demenin vakti çoktan gelmiştir. Çünkü hayal kurmadan yaşamak ne kadar özgürce uçsa da konacak yeri olmayan bir kuşun yaşamına benzer. Önce sıkılır uçmaktan ama devam etmek zorunda olduğunu bilir, sonra yorulur uçmaktan fakat dinlenecek bir yerinin olmadığını bilir… Devam eder uçmaya sonunu bile bile ta ki soluğu kesilene kadar…